" RECEP İVEDİK 3 " , sonunda ne mi oldu ? En komik sahneleriyle birlikte ...




Öncelikle söylemem gerek ki favori filmlerimdem değil . Hatta ilk 100'üme bile girmemesi gerek :) Ama ilk ikisinin canım ülkemde en çok izlenenler sıralamasında hatırı sayılır bir yeri işgal ettikleri düşünülürse modaya uymaktan başka çare bulamadım. Evet, çıktığı ilk gün gittim, pişman değilim tekrar çıksa tekrar ilk gün gid.. :)
Neyse filme geçersek, başta şunu belirtmem gerek bunun bir konusu yok. Sanırsam çok şaşırmadınız. Olay kahramanımızın hiç bir şey yapmayıp, uğraşacak hiç bir meşgalesinin olmamasından kaynaklanan bir iç sıkıntısını gidermek üzere yaptıklarından oluşuyor :/ ( Çok zevkli görünüyor değil mi ! ) . Klişe gibi duracak olsa da şunu hemen ekliyeyim, en güzel espriler fragmanda yapılmış !!



Kısaca olaylara değinmek gerekirse, fragmandaki göbek atan teyzelerle başlayan filmde Recep abimiz içindeki kasveti, gördüğü sıkıntılı rüyayı ( yine fragmandaki yaşlı nur yüzlü ihtiyarın "sen tam bir hayvansın! :) " dediği rüya) yaşlı teyzeye anlatması ve içlerindeki en bilgenin de "senin içine 3 harfli girmiş" diyerek onu cinci-tacizci hocaya göndermesiyle devam ediyor.
Bu filmdeki şirin kız ise, İvedik'İn köyden bir akrabasının İstanbul'da psikoloji ve bir şey daha okuyan kızı. Recep amcasıyla bir dizi klasik R.İ. ( Recep İvedik'i böyle kısaltıcam, zira uzun yazmak bile israf) maceraları yaşıyorlar. Kız psikoloji 1. sınıfta olmasına rağmen R.İ. 'in problemini çözüyor. Yalnızlık ve sosyalleşememe !

Sosyal biri olabilmek için türlü türlü kurslara gidiyor. Bin bir türlü şamata, iğrençleşebildiği kadar komik olma , hakaret , belden aşağı belden yukarı, tükürük dışı, burun içi vs vs ... R.İ style güldürü anlayacağınız.
Uzun süre gülmekten yarılacağınız sahne olmayacak (tabi bu benim görüşüm. Önümüzde oturan ablanın bir sahneye 10 saniyeden fazla gülüşü vardı, sanırsam filmdeki seviyeden de etkilenip ! biraz sesli bir biçimde "oha" dediğimi hatırlıyorum kendisine , sonra utandım tabi:) ) ama ara ara hatırı sayılır şekilde size hitap eden yerlerde kopabilirsiniz. Mesela, bir tiyatro sahnesi var, ben orda verdiğim parayı hemen hemen çıkardım sayılır :)

Gariptir şu fragmanda verdikleri "bana mahallede Usain Bolt Recep derler" sahnesi yoktu filmde. Gereksiz diye kesilmişse, diğerleri ne kadar gerekliydi sorgulamıyorum bile.

Peki sonunda ne oldu ? Hikayesinin bile o kadar sürüklemediği filmin sonunda vurucu bir şey yok. Filmin esprisi sürekli iğrençlikler yaparak bir adamın bizi güldürmesi işte hepsi bu :) O kadar laf ettim ama, ben de baya güldüm işte napayım :) Her şeyi söylemişken sonunu da söyleyelim. Kızımız Recep amcasında geçici kaldığından, arkadaşlarıyla kalacak bir ev tutuyor. Bir sabah ayrılıp gidiyor, ama vedaları sevmediğinden haber vermiyor. Küçük bir notla bir hediye bırakarak. Hediye sevimli bir keçi :) Notta da diyor ki "Recep amca, senin tek derdin yalnızlık, işte sana benden seni karşılıksız, seni sen olduğun için sevecek biri"

Yani neymiş, "don' worry, be happy" , ağlanacak halimize gülmek var ya , işte onun yeri burası...
saygılarımla...

" AKIL OYUNLARI (A Beautiful Mind ) " , sonunda ne oldu ? VURUCU sahneleri ...


Russel Crowe' un oyunculukta devleştiği yapımlardan biridir bu film. Konu olarak , gerçek bir olayı anlattığı söylenir. John Nash adında sorunlu ! bir matematikçinin hayat hikayesidir.Yerseniz :) ...
Nash (Russel Crowe) çok zeki, civanmert ama bir o kadar da içine kapanık zehir gibi bir öğrencidir. Çok zor bursları kazanıp eğitimine devam eder. Hayatı iniş çıkışlarla dolu geçer bu adamın.


Üniversitede sarışın bir oda arkadaşı vardır. Bir tek onunla insan gibi konuşur ! . Ama zekası burun deliklerinden taşan psikopat derece dahi birisi olduğundan sosyalliği sıfırdır. İnsanlarla, özelliklerle kızlarla arası hiç yoktur :)

Gel zaman , git zaman Nash abimiz bitirme tez'i için alışagelmişin dışında bir şeyler yapmak ister. Başına bir kaç olay geldikten sonra kalem kağıt az gelir cama ilerde çığır açacak formüller yazar :) Hatta derslere girmeyip sıkıntıdan okul bahçesindeki güvercinlerin hareketlerini
formülüze etmeye çalıştığı bile olmuştu :))
Daha sonra pentagon'da görev alır süper dahimiz. Duvara yansıtılıan verileri gözüyle süzerek yapılabilecek olası terörist saldırısının yerini tespit edebilecek kıvamdadır artık :)


MIT 'de dersler vermektedir . Olmuştur yani artık Nash. Ders verdiği bir kızın da aklını başından alır, kendine aşık eder vs vs. Hayat süper, kesin ters bir şeyler olması gerek :)

Küçük bir kızla tanışır, oda arkadaşının bir yakınıdır bu kız. Yıllara sonra tekrar tekrar görür bu kızı ama hala küçük bir kızdır ! Hayret ! Ruslarla kafayı bozar bir ara (big brother, şapkalı ajanımız) . Gazetelerden abuk sabuk kelimeler seçip kendi kafasına göre şifreler çıkarır. Ulu bir görevle vazifeli olduğunu düşünür...

Nedir bu filmi bu kadar meşhur yapan ve sonunda koparan olay !?




John Nash, aşırı zeka yüklenmesini nacizane sonucu
olarak olayı ŞİZOFRENİye bağlamıştır. Film içindeki
karakterlerden "sarışın oda arkadaşı, küçük kız, big
brother" hep kafasındaki karakterlerdir. Klasik bir
şizofreni vakası anlayacağınız. Nash onları görüyor,
başkası görmüyor filmin sonuna kadar da çok güzel
bir şekilde yediriyorlar bu durumu. Hatta ben bir ara onların gerçek olduğuna inanmıştım
:) ya da inanmak istedim. Filmin orjinalliği de orda. Film içinde bir iki yerde bu yüzden
gidip geliyorsunuz, acaba gerçek mi? hadi canım , yok artık ! vs. Tek sevindirici yanı kafayı bulmuş
bile olsa o başta bahsi geçen formüllerin ışığında NOBEL'i kazanacak bir kuram atıyor ortaya, ödül töreninde bu süper 3'lü (küçük kız, big brother,sarışın arkadaşı) Nash'ın yaşlanmadık bir tarafı kalmadığı halde haya ürünü olduklarından hala aynı yaştalar , tabi kahramanımız zamanlar onları görse bile görmemezlikten gelmeyi öğrenmiş :))

Yani neymiş , herşeyin fazlası zarar .Vermediyse mabud vardır sebebi :) olanıyla idare edin, fazla zorlamayın ,sonra Nash gibi sıyırırsınız balatayı ;)
saygılarımla...

" TESTERE I ( Saw I) " ,sonunda ne mi oldu ? :)



Çok uzun uzadıya film anlatmayacağım burda. Film gerçekten mükemmel. Eğer izlemediyseniz bundan sonrasını okumayın. Başka bir filmde bu uyarıyı yapmam :) . Bu şu anda 6.filminin gösterildiği serinin ilk filmi. Bu kadar uzamasının sebebi, sonundaki "vay anasını !!" ünlemini gayr-i ihtiyarî kullandırttığındandır. Sonunda resimdeki psikopat abimiz (jigsaw) tüm film boyunca yerde ölü sandığımız adam, izleyeni hayretler ve diken diken olmuş tüylerle birlikte bırakarak ayağa kalkar, oyun böyle oynanır nutuğunu atar ve kapıdan yavaş yavaş çıkar gider. Yani neymiş , "testere yerdeki adammış, bütün oyunu o oynamış, kurallara uymadıkları için de bağladığı 2 adamı ölüme terketmiş " saygılarımla...



Kurban 1 : Bulmacalı Katil (jigsaw) lakaplı psikopatımız, psikopatlığın zirvesine çıkıp yerden doğrulurken bu garibimin bir ağzının açık kalıp bir daha kapanmayan bir sahnesi var, tüylerinize söz geçirebilirseniz yüreğiniz parçalanır :) Şaka bir yana ordaki oyunculuğunu takdir etmek gerek...







Kurban 2: Üsttekiyle beraber bu da ölüyor. Hiç ümitlenmeyin acaba yaşarlar mı diye, diğer devam filmlerinde görülüyor ki bunlar orda çürümüşler :)
saygılarımla...